Bakan Özer: ''Matematik Bir Dildir, Bu Dil Hepimiz İçin Lazım Olan Bir Dildir''
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Gölbaşı Mogan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Uygulama Oteli'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada Türkiye'nin son yirmi yılda eğitimin yanında tüm alanlarda vatandaşların kitlesel olarak hizmete kavuştuğu bir dönem olduğunu vurgulayarak, "Son yirmi yıl, üç boyutlu bir gelişmeye tekabül ediyor. Birincisi kitleselleşme; eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarının artması için ciddi bir seferberlik hikâyesi... Eğitimin demokratikleşmesi; eğitimin önündeki başörtüsü yasağından katsayı uygulamasına kadar, öğrencilerin seçmeli ders taleplerinin karşılanmasına kadar tüm alanlarda antidemokratik uygulamaların kaldırıldığı ve demokratik taleplere demokratik cevapların üretildiği bir dönem. Üçüncü boyut ise bu ikisi yapılırken her zaman kalite odaklı yapılmış olması... Çünkü öğrenci sayınızı iki kat, üç kat artırırken kalitenizi de sürekli iyileştirebilmek öyle her ülkenin başarabildiği bir başarı hikâyesi değil. İşte Türkiye bunu başardı." değerlendirmesinde bulundu.
Geçmişteki eğitim tartışmalarına bakıldığında imkân verilmeden suçlamaların olduğu bir dönemin yaşandığına işaret eden Özer, imkân vermeden sorgulama, suçlama döneminden her türlü imkânın verildiği ve hiçbir ayrımcılığın yapılmadığı bir eğitim dönemine tanıklık ettiklerini kaydetti. Özer konuşmasına şöyle devama etti: "PISA ve TIMSS gibi uluslararası araştırmaların sonuçlarına bakın. Türkiye her girdiği döngüde hem puanlarını hem de dünya sıralamasında sürekli sıralamasını yükselterek çıktı."
Bazı kesimlerin, eğitime erişimi, eğitimin kapsayıcılığının engellenmesinin bir aracı olarak kullandığına işaret eden Özer, yıllardan beri bu ülkede dile getirilen kültürel vesayetin, kültürel egemenliğin bu ülkenin çocuklarıyla paylaşılmama direncinin karşılığı olarak üretilen eğitim politikaları olduğunu söyledi.
Özer, son yirmi yılda bunun tüm olumsuz etkilerinin rehabilite edildiğini belirterek eğitim hizmetinin okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm eğitim kademelerinde hem kapsayıcılığı hem de kalitesinin arttığı bir döneme karşılık geldiğini ifade etti.
Bakan Özer, TÜBİTAK Başkanı'nın konuşmasına atıfta bulundu ve matematikle ilgili yıllardan beri dile getirilen problemlerin varlığına işaret ederek "Ama hep halının altına süpürülüyordu, kabullenilmiyordu, bir savunma refleksi içerisindeydi. İlk kez burada bir sıkıntımız var ve bunu biz çözmek istiyoruz diye bir iradeyle yola çıktık. Bakanlık olarak eksikliklerimiz neler? Varsa onları tespit ederek hedeflerimizi koyup adım adım o hedeflere ulaşmak için gece gündüz tüm arkadaşlarımızla birlikte çalışıyoruz." diye konuştu.
"Okul öncesi eğitime erişim, eğitimde fırsat eşitliğinin anahtarıdır"
Okul öncesi eğitime erişim konusunda Bakanlığın yürüttüğü projelere ulaşılan noktalara değinen Bakan Özer, şunları söyledi: "Çünkü okul öncesi eğitime erişim, eğitimde fırsat eşitliğinin anahtarıdır. Okullar arası başarı farkını azaltmanın da en kalıcı çözümüdür. Aynı zamanda bir ülkenin nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesindeki en önemli eğitim birimidir çünkü okul öncesi eğitim, sadece bilişsel becerileri artırmaz; aynı zamanda bilişsel olmayan becerileri, paylaşım yapabilme, beraber çalışabilme, psikososyal, duygusal gelişimleri tamamlama, suça meylin az olması gibi her toplumun istemiş olduğu insan kaynağını yetiştirmeyle ilgili anahtar eğitim politikasıdır."
Proje kapsamında üç bin yeni anaokulu yapmak üzere yola çıktıklarını, bu sayının önemini anlamak için o döneme kadar yapılan anaokulu sayısına bakılması gerektiğini ifade ederek "Bu projeyi başlattığımız zaman Türkiye'nin 81 ili ve 922 ilçesinde 2 bin 872 bağımsız anaokulu vardı. Bir yıl içinde bu eksikliği gidermek için beklemeye tahammülümüz yok çünkü bir an evvel bunu devreye sokmamız lazım. Üç bin anaokulu yapmak için yola çıktık. Bugün itibarıyla 1.210 bağımsız anaokulunu hizmete açtık ama yılın sonuna kadar üç bin anaokulunu tamamlayacağız. Türkiye'de bu hedefi koyduğumuz zaman okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranı beş yaşta yüzde 78 idi, şu anda yüzde 93 ve yıl sonuna kadar bunu yüzde 100'e ulaştıracağız."
Mesleki eğitimde yaşanan dönüşüme de değinen Özer, mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısının 159 binlerden 658 bin çırak ve kalfa sayısına ulaştığını kaydetti.
Türkçe, matematik ve yabancı dili çok önemsediklerini ifade eden Özer, "Ana dilimiz Türkçeyi kültürüyle birlikte öğretebilmek için paradigmayı değiştirmek için tüm arkadaşlarımız çabalıyor. Çocuklarımız sadece okuduğunu anlayan değil; dört beceride dinlediğini anlayan, yazabilen, konuşabilen bireyler olarak yetiştirebilmek ve diğer alanlarda da başarılı olabilmesi için bu alanda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz." dedi.
"Matematik bir dildir, bu dil hepimiz için lazım olan bir dildir"
"Matematik bir dildir. Bu dil hepimiz için lazım olan bir dildir." diyen Özer, matematikle ilgili paradigmayı da değiştireceklerini söyledi. Bakan Özer konuşmasına şöyle devam etti: "Tüm çocuklarımızın, tüm vatandaşlarımızın matematik öğrenmeye ihtiyacı var çünkü matematik hayatı anlamanın, hayatın içindeki gizli verileri okuyabilmenin ve rasyonel bir şekilde geleceğe projeksiyon yapabilmenin en önemli enstrümanı. Onun için geçmişte matematik felsefeyle ilgili yerlerde 'geometri bilmeyen giremez' diye yazılar yazılırdı."
Bakanlık olarak matematikle ilgili söz konusu problemi kısa süre içerisinde gidermek için büyük çaba gösterdiklerini vurgulayan Özer, "İnşallah, bunu da başaracağız. Bunun ilk adımını yaz okullarıyla başlattık. Bu yaz öğrencilerimizi, çocuklarımızı yalnız bırakmadık. Bilim ve sanat merkezlerinde bilim ve sanat yaz okulları. Diğer taraftan matematik seferberliği kapsamında 4. sınıftan 12. sınıfa matematik yaz okulları.... Aynı zamanda 4. sınıftan 12. sınıfa tüm öğrencilerimizin ücretsiz olarak yaralandığı İngilizce yaz okullarını açtık ve yaklaşık bir milyon çocuğumuz bu kurslardan yararlandılar. İnşallah, sahadan aldığımız geri beslemelerle önümüzdeki yazlar da her tatilde vatandaşlarımızın ücretsiz olarak gittiği, her noktada ulaşabildiği yaz okul çeşitliliğini arttırmaya devam edeceğiz. İşte bugün de bu çalışmaların bir aşaması olan Matematik Dijital Eğitim Platformu'nun tanıtımını yapıyoruz. Bugün itibarıyla açacağız. İçinde eğitimin tüm seviyelerinde, tüm kademelerindeki öğrencilerimizin yararlanabileceği, materyallerin olduğu ama bir oyun kıvamında, zevk alabilecekleri, barışabilecekleri bir şekilde enstrümanların yerleştirildiği bir platform. Bu platform bir başlangıç, mutlaka eksiklikleri vardır ama TÜBİTAK'ımızın destekleriyle, Bakanlığımızın tüm bürokratlarının destekleriyle sürekli yenilenerek hem öğrencilerimiz hem öğretmenlerimiz aynı zamanda velilerimizin de keyifle takip edebileceği bir platformu eğitim sistemimize kazandırmış olmanın mutluluğunu taşıyoruz. Ben sürece büyük destek veren bakan yardımcılarımıza, genel müdürlerimize, tüm eğitim birimlerimize çok teşekkür ediyorum. Yine TÜBİTAK Başkanımızın şahsında TÜBİTAK'ta bu sürece katkı veren herkese çok teşekkür ediyorum. Bu platformunun hayırlara vesile olmasını diliyorum." diye konuştu.
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.