Bakan Özer: "2023 yılının sonuna kadar ücretsiz yemeği inşallah 7 buçuk milyona çıkartacağız"

Bakan Özer: "2023 yılının sonuna kadar ücretsiz yemeği inşallah 7 buçuk milyona çıkartacağız"
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Okul Öncesi Eğitimi Değerlendirme Toplantısı'na katılarak Türkiye'nin okul öncesi eğitimde ulaştığı hedefleri paylaştı.

Bakan Özer, Ordu Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada okul öncesi eğitimle ilgili Millî Eğitim Bakanlığının yaklaşımı, açılımları ve hedeflerine ilişkin bir değerlendirme yapmak üzere bir araya geldiklerini belirterek bir ülkenin en değerli sermayesinin beşeri sermayesi, insan kaynağı olduğunu söyledi. 
 
Özer şöyle devam etti: "Siz insanınıza ne kadar yatırım yaparsanız o ülke o kadar güçlü olur, rekabet gücü o kadar yükselir ve bağımsızlığı da garanti altına alınmış olur. Şüphesiz insanınıza yatırım yapmazsanız o insan üretken olmaz. İnsanlarımız üretken olmadığı zaman ekonomik kalkınma mümkün değildir. Ekonomik kalkınma mümkün olmadığı zaman da ülkenin bağımsızlığı tehdit altındadır. Onun için bugün rekabet ettiğimiz OECD ülkeleri, gelişmiş ülkeleri İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1950'li yıllarda eğitime devasa yatırımlar yaptılar. Okul öncesine, ilkokula, ortaokula, liseye de yükseköğretim alanında çok ciddi yatırımlar yaptılar ve ülkelerindeki okullaşma oranlarını yani her eğitim kademesindeki çağ nüfusu kaç milyonsa onun tamamını eğitimle buluşturmak için inanılmaz çaba sarf ettiler. Peki, bunlar bugün rekabet ettiğimiz ülkelerde bunlar olurken Türkiye'deki durum neydi? Türkiye'deki durum felaketti. 2000'li yıllarda eğitimin tüm kademelerinde sizlerin evlatlarının yarısı okulun dışındaydı. Okul öncesinde yüzde 89'u dışarıdaydı. 2000'li yıllarda beş yaşındaki okul öncesi eğitim çağ nüfusunun sadece yüzde 11'i eğitimle buluşuyordu, yüzde 89'u yok. Peki, o yüzde seksen dokuz kimdi? Garibanlar, okul öncesi eğitime güç yetiremeyenler, mazlumlardı. Lisede okullaşma oranları yüzde 44 idi. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranlarını yüzde 14 idi. İşte Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 20 yılda diğer alanlarda nasıl yapıldıysa eğitimde çok ciddi bir seferberlik ilan edildi. Ama sadece fiziki yatırımlarla değil, üç alanda bu yatırımlar eğitim seferberliği eş zamanlı bir şekilde yürürlükte oldu. Birincisi, fiziki yatırımlar. 2000'li yıllarda bu ülkedeki derslik sayısı 300 binler bugün gelinen noktalar 857 bin dersliği olan bir eğitim sistemimiz var."
 
"Şu ana kadar ücretsiz dağıtılan kitap sayısı 4 milyara ulaştı"
Fiziki yatırımların tamamının son 20 yılda yükse ivme kazandığını dile getiren Bakan Özer, eğitimde fırsat eşitliği konusunda atılan adımlara değindi. Özer, "Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 20 yılda çok ciddi eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için sosyal politikalar devreye sokuldu. Sosyal politika nedir? Sosyal politika şudur; toplumun içerisinde sosyolojisinde bir kesim avantajlıdır. Eşitsizlikler mutlaka vardır. Ekonomik seviyeyle ilgili, eğitim seviyesiyle ilgili. Ama bunların eğitime erişimle ilgili bir dezavantaj oluşturmamak için telafi mekanizmalarıdır." diye konuştu.
 
Bunların en başında ücretsiz kitapların dağıtımının geldiğini kaydeden Özer şöyle devam etti: "Bakın bu ülkede ben de okudum. Tokat'ta hatırlıyorum. Lisede okurken eğitim öğretim başladığı zaman kırtasiyeler dolup taşardı. Para vermenize rağmen iki hafta, üç hafta beklerdiniz ki kitaplar gelsin. 2003 yılından itibaren bu ülkede tüm eğitim kademelerinde kitaplar ücretsiz olarak dağıtılıyor. Şu ana kadar dağıtılan kitap sayısı 4 milyara ulaştı. Yardımcı kaynakla ilgili çok ciddi bir problem vardı bu ülkede. LGS'ye hazırlananlarla ilgili, YKS'ye hazırlananlarla ilgili. O kaynaklara erişimle ilgili bir problem söz konusuydu. Herkes yiyeceğinden, içeceğinden kesip evladının o kaynaklara erişmesi için tasarrufta bulunuyordu. Hatırlayın, 2022-2023 eğitim öğretim yılı itibariyle büyük bir meydan okumayla, yardımcı kaynak problemini kökünden çözdük. Şu an itibariyle 190 milyon yardımcı kaynağı sizlerin evlatlarına ücretsiz olarak dağıttık ve dağıtmaya da devam edeceğiz. Nitelikli bir şekilde üretmek ve dağıtabilmek ücretsiz olarak müthiş bir yiğitlik gerektiriyor, işte bu da gerçekleşti. İstikrarlı bir şekilde bundan sonra da bunu gerçekleştirmeye devam edeceğiz."
 
Özer, bir diğer konunun eğitime erişebilirlik olduğuna işaret ederek, "Bir mahallede, bir köyde iki öğrenci var, diğer tarafta bir öğrenci var... Onların en yakın okula erişebilmeleri için ücretsiz bir şekilde taşıma mekanizması devreye girdi. O mekanizma ile deprem bölgesinde çadırlardan öğrencileri okullara taşıdık. Konteynerlerden okullara taşıdık." ifadesini kullandı.
 
"2023 yılının sonuna kadar ücretsiz yemeği inşallah 7 buçuk milyona çıkartacağız"
"Taşımalı eğitim kapsamındaki tüm öğrencilerimize ücretsiz yemek verdik." diyen Bakan Özer, dezavantajlı olan ve sosyal yardımlaşmadan yardım alan ailelerin çocuklarına ücretsiz olarak yemek verildiğini bildirdi.
 
Özer şunları söyledi: "Bakın ben göreve geldiğim zaman 6 Ağustos 2021 yılında, bir buçuk milyon öğrenciye ücretsiz yemek veriliyordu. Kapsamı artırarak 'Türkiye'deki okul öncesine devam eden tüm öğrencilere ücretsiz yemek verelim.' dedim. Sonra dedim ki 'Taşımalı eğitimden yararlanan öğrencilerimiz ücretsiz yemek yerken, o öğrencilerin gitmiş olduğu okullardaki diğer öğrenciler de ücretsiz yemek yesin.' Sonra dedik ki 'Pansiyonlu okullardaki pansiyonda kalan öğrencilerimiz ücretsiz yemek yerken, pansiyonda kalmayan, o okula devam eden diğer öğrencilerimiz de ücretsiz yemek yesin.' ve 6 ay gibi kısa sürede o bir buçuk milyon olan ücretsiz yemeği 5 milyona çıkarttık. 2023 yılının sonuna kadar bunu inşallah 7 buçuk milyona çıkartacağız ve nihai hedefimiz tüm öğrencilerimize sistematiği kurarak ücretsiz yemek verebilmek."
 
Diğer taraftan ailesi maddi sıkıntıda olan öğrencilere burslar verildiğini belirten Özer, maddi sıkıntıda olan ailelere çocuklarını eğitime devam ettirmeleri koşuluyla verilen şartlı eğitim bursu desteğinin 20 yıldan beri istikrarlı bir şekilde uygulanmaya devam ettiğini aktardı. Özer, çocukların eğitime erişebilmesi için Türkiye'de tüm imkânların seferber edildiğini ve bu sosyal politikaların bugün itibariyle maliyetinin 525 milyar TL olduğunu söyledi.
 
Özer şöyle konuştu: "Peki, Sayın Cumhurbaşkanımız ne için yaptı bunları? Eğitimde fırsat eşitliği olsun diye yaptı. Sizlerin evlatları çok rahat bir şekilde eğitime erişebilsin diye yaptı. Birincisi fiziki yatırımlar, ikincisi eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için yürütülen sosyal politikalar. Üçüncüsü; eğitimin sizlerin taleplerine, yani toplumsal taleplere daha duyarlı hale getirilmesi, yani eğitim sisteminin demokratikleştirilmesi. Orada ne yapıldı? Orada dört tane şey yapıldı. Birincisi başörtüsü yasakları kaldırıldı. Bu ülkede kızlarımız kadınlarımız başörtüsü yüzünden eğitime erişimden uzaklaştırıldı. Kadınlara şiddet uygulandı başlarını açmaları için. Mezuniyet törenlerinde birinci olan çocuklarımız kürsülerden alındılar. İşte başörtüsü yasağını da Sayın Cumhurbaşkanımız bu dönem içerisinde çözdü. Bir diğer konu katsayı uygulaması. Katsayı uygulamasının amacı neydi? İmam hatip lisesi ve meslek lisesi mezunlarının yükseköğretime gidebilmelerini engellemekti. Milyonlarca gencimizin hayatı karardı. Bu ülkenin ekonomik kalkınmasındaki en kritik eğitim türü mesleki eğitim. O iş gücü piyasasının aramış olduğu nitelikli insan kaynağını bir mesleki eğitim yetiştiremezse, ne küçük ölçekli kalır ne orta ölçekli esnaf kalır. Ne de üst segmentte üretim yapan firmalar, üretimini sürdürülebilir kılabilir. İşte mesleki eğitimi katsayı uygulamasıyla tarumar ettiler."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.