Özat, yetkili sendika içinde asli görevlerden uzaklaşan bir yönetim anlayışının tehlikelerine dikkat çekerek uyardı ve şunları ifade etti:
“Memur-Sen yöneticilerinin bürokratlara yönelik tartışma yaratan açıklamaları, maalesef sendikacılık adına endişe vericidir. Daha da önemlisi özellikle son yıllarda Memur-Sen’in içine düştüğü durum, ülke için adeta bir beka sorunu haline gelmiştir. Demokratik düzenin ve hak arayışının garantörü olması beklenen sendikal yapılar içinde, devletin mülki amirlerini dahi karşısına almaktan çekinmeyen bir yaklaşımın kabul edilebilir yanı yoktur!
Görünen o ki yetkili sendika yöneticilerinin son iki yıldır sendikal konulardan uzaklaşarak siyasal ve küresel gelişmeler odağında yaptığı açıklamalar, memurlar arasında olduğu kadar sendikacılık camiası ve kamuoyunda da tepkiye yol açmıştır. Ayrıca sendika yöneticilerinin, Memur-Sen’ in asli görevlerinden uzaklaşan yaklaşımına yönelik eleştirileri tepki boyutuna ulaşmıştır. Kaldı ki yetkili olunan masalarda memur maaşları için yoksulluk sınırına dahi ulaşmayan zamlara imza atılması, beklentilerin karşılanamaması ve memurun adeta açlık sınırına mahkum edilmesi, toplu sözleşme masalarından kamu çalışanları için mağduriyet yaratacak imzalarla kalkılması unutulmuş değildir. Okullarda yönetim kadrolarında ve aday öğretmenler üzerinde adeta bir yetkili sendika baskısının oluşturulmaya çalışıldığı bilinmektedir. Eğitimde kalitenin öncelikle eğitim çalışanlarının refah ve huzurunu sağlamaktan geçtiği açıkken, yetkili sendika eliyle baskı ve tehdit gibi yollarla eğitim çalışanlarının huzurunun bozulması, etik ve hukuki çerçevede kabul edilemezdir.
Bilindiği gibi sendikal yapılar gücünü hukuktan almak zorundadır. Hukuki dayanaklar, sendikal çalışmaların kaynağını teşkil eder. Ancak sendikal yapıya siyasi bir tahakkümü bulaştırmak, sizi hukuktan, adaletten ve demokratik tutumdan uzaklaştırır. Bu nedenle Memur-Sen yöneticilerinin devlet görevlilerine yönelik tehditvari açıklamaları, hukukçular nezdinde de dikkat çekmiştir. Hukukçular, ilgili tutumun devlet görevlilerine yönelik sindirme ve tehdit etme amacına vurgu yaparak bu tür açıklamaların suç teşkil edebileceğine yönelik uyarıda bulunmaktadır.
Memur-Sen Genel Başkanı ve yöneticileri, salt kendi yapısını değil memur sendikalarının itibarını da zedelemeye başlamıştır. Bu durumun kamuoyunda olumsuz izlenimler yarattığı apaçık ortadadır. Uyarıyoruz! Yetkili sendika yöneticilerinin mevcut tutum ve tavırlarını değiştirmesi, sendikacılık görevine odaklanması zorunluluk halini almıştır! Aksi taktirde hem hukuki, etik ve toplumsal açıdan hem de kamuoyu nezdinde gidişat ortadadır; kendilerine, sendikacılığa, kendi sendikalarına ve üyelikle kendisini destekleyenlere ama hepsinden daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ ne zarar vereceklerdir!”