Eğitim-İş Sendikasından yapılan açıklama:
Ücretli Öğretmenler Platformu üyeleri, bugün sendikamızı ziyaret etti.
Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Sekreterimiz Cengiz Sarıyer, Genel Mali Sekreterimiz Hüseyin Selçuk ve Genel Örgütlenme Sekreterimiz Şenol Eyüboğlu ile bir araya gelen platform üyeleri, sendikamızın ücretli öğretmenlik sistemini yargıya taşımasından dolayı teşekkürlerini ilettiler.
Yarım yatan SGK primleri, maaş kesintisi, idarecilerin inisiyatifindeki güvencesiz çalışma koşulları, angarya işler, işsizlik ödeneğinden yoksunluk, tazminat ve emeklilik hak kaybı gibi yaşadıkları sorunları paylaşan platform üyeleri, asıl beklentilerinin kadrolu atanmak olduğunu vurguladılar.
Genel Başkanımız Kadem Özbay da ücretli öğretmenlerin mücadelesinde Eğitim-İş’in yanlarında olduğunu belirtti ve “Tek bir ücretli ve ataması yapılmayan öğretmen kalmayana ve tüm ücretli öğretmenlerin kadrolu ataması yapılana kadar bu mücadeleyi sizlerle birlikte sürdüreceğiz” dedi.
Öğretmen açığını kapatmak amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın başvurduğu ücretli öğretmenlik uygulamasının artık kalıcı bir yöntem haline getirildiğini söyleyen Özbay, şöyle konuştu:
“Ülkede hızla artan hayat pahalılığıyla birlikte ücretli öğretmenlerin yaşam şartları günden güne zorlaşırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı bir açıklamada, ‘Ben ücretli öğretmenlik yapanların şartlarının bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum’ diyebilmiştir.
Öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması, emek sömürüsünü artırarak modern çağın kölelik sistemini yaratmıştır. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek doğrudan torpil anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik sistemini getiren Bakanlık, 800 binin üzerinde ataması yapılmayan öğretmen bulunmaktayken, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmakta, 100 bine yakın eğitim emekçisini ücretli öğretmen denen güvencesizlik altında sömürmektedir.
Açlık sınırının 5000 TL’ye dayandığı, asgari ücretin 4253 TL olduğu bir dönemde, MEB’in ücretli öğretmenliği kalıcı bir istihdam modeli olarak görmesini asla kabul etmiyoruz. Ücretli öğretmenlik, mesleğimizin itibarına ve emeğin onuruna hakarettir.
Ücretli öğretmenlik adı altında öğretmene asgari ücretin çok altında ve değişken bir geliri reva gören, raporlu hasta olduğunda bile ücretli resmi izin mekanizmasını işletmeyen, yani devlet eliyle kaçak işçi çalıştıran Milli Eğitim Bakanlığı suç işlemektedir.
Bu emek sömürüsü bir an önce sonlandırılmalı, tüm öğretmenlerimiz, mesleğin saygınlığına ve insan onuruna yakışır ücretlerle çalıştırılmalıdır. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmeli, kadrolu öğretmen atamaları gerçekleştirilmelidir.”