Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların 7. Genel Kurullarının hayırlı olmasını temenni eden Genel Başkan Talip Geylan, “Bilindiği gibi konfederasyonumuza bağlı olarak sendikalarımız 11 hizmet kolunda hizmet vermektedir. Önceki hafta itibari ile ilk kongremizi gerçekleştirdik. Kongrede Türk Haber-Sen Genel Başkan Yücel Kazancıoğlu yeniden seçilerek güven tazeledi. Hayırlı olsun. Genel Başkan Yücel Kazancı ve yeni yönetimde görev alan arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Konfederasyonumuza hizmet etmiş ve bu kongrede bayrağı teslim etmiş arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.” dedi.
Türkiye Kamu-Sen’in kamu çalışanlarının tek umudu olduğuna dikkat çeken Geylan, “Üyemiz olsun olmasın tüm kamu çalışanlarının gözü Türkiye Kamu-Sen’de. Türkiye Kamu-Sen bugün saygın bir konumdaysa, bu, kurulduğumuz ilk günden bu yana teşkilatımıza emek veren emektarlarımız sayesindedir. Bu minvalde 7. Olağan Genel Kurullarımızda görevi devreden ya da devredecek olan arkadaşlarımız başta olmak üzere 1992’den beri şanlı, şerefli hak mücadelesine katkı sunan bütün emektarlarımıza teşekkür ediyorum.
Bilindiği gibi 10 sendikamız daha seçimlerini gerçekleştirecektir. Şimdiden bütün kongrelerimizin hayırlı olmasını temenni ediyorum. Kamu çalışlarının tek güvencesi ve umudu Türkiye Kamu-Sen’dir. Kamu çalışanları rahat olsun. Türkiye-Kamu-Sen dimdik ayaktadır ve onların güvenine layık olmaya, her platformda haklarını ilk günkü mücadele şevkiyle korumaya devam edecektir” şeklinde konuştu.
Herhangi bir kamu çalışanın eş durumundan dolayı tayin talebinin karşılanmaması demek, bizzat kamu yönetimi tarafından Anayasamızın 41. Maddesinin ihlal edilmesi demektir.
Ailelerinden ayrı yaşayan öğretmenlerin mağduriyetlerine de dikkat çeken Geylan, il/ilçe emri hakkı getirilerek, öğretmenlerin aile bütünlüğünün sağlanmasını istedi. Genel Başkan Talip Geylan, “İl içi ve iller arası mazeret tayin sorunu öğretmenlerimizin dramıdır. Bu durum sadece eş durumundan dolayı tayin talepleri karşılanmayan bir kısım öğretmenimizin meselesi değildir, aynı zamanda bir sosyal dramdır. Tayin hakkı mağduriyetlerini bütüncül bir yaklaşım içinde değerlendirmek gerekir” dedi.
Anayasamızın 41. Maddesinin aile bütünlüğüne vurgu yaptığını söyleyen Geylan, mevcut durumda anayasanın ihlal edildiğini kaydetti. Geylan şunları söyledi: “Anayasanın 41. Maddesi, ‘Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar’ der.
Bu madde, aile birliğini sağlama hükmü atfediyor. Dolayısıyla herhangi bir kamu çalışanın eş durumundan dolayı tayin talebinin karşılanmaması demek, bizzat kamu yönetimi tarafından Anayasamızın 41. Maddesinin ihlal edilmesi demektir.
Aile birliği mazeretine bağlı yer değişikliği yapmak isteyen öğretmenlerimizin bir kısmının kontenjan ya da puan yetersizliği dolayısıyla tayin taleplerinin karşılanmadığı göz önüne alındığında, mağduriyet yaşayan öğretmenlerimize il emri hakkı getirilmesini istiyoruz.
Öte yandan il içi özür grubu mağduru olan öğretmenlerimiz de var. Aynı ilin iki farklı ilçesinde görev yapmakta olan eşlerden bazılarının arasında iki ilden daha fazla mesafe bulunmaktadır. Örneğin, Ankara’nın Nallıhan ilçesi merkeze 162 km’dir. Antalya’nın Gazipaşa içesi merkeze 179 km’dir. Erzurum’un Şenkaya ilçesi merkeze 162 km’dir. Bu ilçelerde görev yapan öğretmenlerimiz, ‘aynı ilde görev yapıyorlar’ denilerek, adeta görmezden geliniyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz; bulunduğu ilçede 3 yıl çalışma şartı veya il içinde 50 km. sınırı getirilerek, özrünün bulunduğu ilçe ile görev yeri arasında 50 km.’nin üzerinde mesafe bulunan il içi eş özrüne sahip öğretmenlere ilçe emri hakkı verilmesidir.
Bu tür durumda olan öğretmenlerin sayısı da öğretmen dağılımını yerinden edecek ya da kaos yaratacak düzeyde değildir. Velev ki bu durum söz konusu olsun. Milli Eğitim Bakanlığı’nın önceliği aileleri birleştirmek olmalıdır. Çocuklarından ayrı kalmış bir anneden ne kadar verimli bir eğitim hizmet bekliyorsunuz? Bu nedenle Mili Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda adım atmasını bekliyorum.”
50/d statüsünde çalışan genç akademisyenlerimiz müsterih olsunlar. Türk Eğitim-Sen bu problemin farkında olmakla birlikte çözüm noktasında her düzeyde gayret ortaya koyarak süreci takip etmektedir.
50/d kadrosunda doktorasını bitiren araştırma görevlilerinin, bilimsel çalışmalarını tamamlayabilmeleri ve gelecek kaygısı yaşamamaları için 33/a kadrosuna alınması gerektiğini kaydeden Genel Başkan Geylan, “50/d sorunu önemli bir konudur. Genç akademisyenlerimiz daha meslek hayatlarının başında çok ciddi bir sorun ile adeta boğuşuyorlar. Gelecek ve iş güvencesi kaygısından kurtarılmayan akademisyenlerimizin nasıl bilim üretmesini bekliyorsunuz?” diye sordu.
YÖK Başkanı Erol Özvar’ı ziyaretinde Türk Eğitim-Sen’in hazırladığı ‘Yükseköğretim Kurulu Hakkında Tespitler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri’ konulu raporu sunduğunu ve bu hususun söz konusu raporda da yer aldığını hatırlatan Geylan şunları kaydetti: “Ülkemizin geleceğini inşa ederken önemli görev biçilmiş olan yükseköğretim kurumlarımıza emek veren akademisyen ve diğer çalışanların sorunlarını yakından takip ediyoruz. Bu noktada öncelikli ele alınması gereken sorunların başında 50/d statüsünde çalışan akademisyenlerimizin gelecek kaygısından kurtarılması da gelmektedir. Genç akademisyenlerimiz ivedilikle 33/a kadrosuna alınmalıdır.”
50/d statüsünde görev yapan akademisyenlerin müsterih olmasını isteyen Geylan, “Türk Eğitim-Sen bu problemin farkında olmakla birlikte çözüm noktasında her düzeyde gayret ortaya koyarak süreci takip etmektedir.” dedi.