Hemen hemen her meslek grubunun insanca yaşam koşullarının altında yaşadığı maaşların alım gücünün insanca yaşam koşullarının altında kaldığı bir dönemden geçiyoruz.Öyle ki öğretmen maaşlarını asgari ücrete eşitleyen bir siyasi iktidardan bahsediyoruz.
Bugün Türkiye’de öğretmenlerin hak ettiği ilgi ve değeri gördüğünü, taleplerinin karşılandığını söylemek mümkün değildir.Kamu çalışanlarının ücret ve aylıklarının enflasyon farkları da dâhil yüzde 85,6, oranında arttığı son bir yılda gıda fiyatlarındaki artış ise yüzde 176’ya ulaştı.Gıdada yılın ilk sekiz aylık dönemindeki toplam artış ise 91,7’ye çıktı. Dar ve sabit gelirlilerin gıdaya erişimi her geçen ay daha da zorlaşıyor, açlık riski büyüyor.Kamuda çalışanların ve kamu emeklilerinin ücret ve aylıklarının enflasyon farkları da dahil yüzde 85,6 oranında arttığı son bir yıllık dönemde de gıda fiyatlarındaki artış ise bunun bir kat fazlasıyla yüzde 176 oldu.
Oysa ülkemizdeki eğitim ve bilim emekçileri, OECD(Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ) ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralardadır. Geçtiğimiz yıllar içinde eğitim çalışanlarının ve öğretmenlerin aldıkları maaşlar, rakamsal olarak artmış gibi görünse de enflasyon nedeniyle insanca yaşam seviyesinden daha da uzaklaşmıştır. Rakamsal olarak ta asgari ücrete indirgenmiş bir öğretmen maaşını da bu dönemde görmüş olduk.Satın alma gücü düşen öğretmenlerimizin yarısından fazlası ancak ek işler yaparak geçinebilir hale gelmiştir.
Kamu çalışanları, yaşanan ekonomik kriz sonucu oluşan ve yüzde 180’lere ulaşan enflasyon karşısında eriyen ücretleri ile açlık sınırında yaşamakta, ağır vergi yükü altında günden güne yoksullaşmaktadır.
Vergilere gelince;Öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının ülkemizde özellikle ücretler üzerindeki mali yüke bakıldığında adaletli bir vergi uygulamasından bahsetmek zordur. Oysa ki, verginin ülkede yaşayan insanların gelirlerine, mali güçlerine göre adaletli bir şekilde dağıtılması devletin asli görevidir. Vergi yükünün çalışanlar için adil ve dengeli olarak paylaştırılması, çalışma barışı, devlete güven ve aidiyet duygusunun gelişimi açısından da önem arz etmektedir.
Ülkemizde TÜİK verileri dikkate alındığında devletin topladığı gelir vergisinin en büyük oranı, kaynaktan kesilen yani ücretli çalışanlardan kesilen vergilerden oluşmaktadır.Asgari ücret tutarının ülkemizde açlık sınırının altında kalması nedeniyle bu istisna tutarı kamu çalışanlarının beklentilerine cevap verememektedir. Öyle ki, bu istisnaya rağmen kamu çalışanları genel olarak Haziran, Temmuz aylarında %20’lik ve %27’lik vergi dilimlerine girmekte böylece daha fazla vergi ödemektedir. Öğretmenler aynı ayda yapılan ikinci ödeme olan ek ders ücretlerinin neredeyse tamamı üzerinden gelir vergisi kesintisine maruz kalmaktadır. Bu nedenlerle TÖB SEN olarak taleplerimiz;
1. Kamu çalışanlarının en düşük maaşının yoksulluk sınırı olan 26.485tl üzerinde belirlenmesi,
2. Öğretmen maaşlarına ve buna bağlı ek ders gerçek enflasyon oranın üzerinden zam yapılmasını talep ediyoruz.
3. Tüm eğitim çalışanları için maaş/ücretin gelir vergisi istisnasından kalan tutarı için gelir vergisinin %15 ile sabitlenmesi,
4. Zorunlu temel gıda ve tüketim maddeleri üzerindeki ağır vergi yükünün telafi edilmesi,
5. Ülkemizde servet vergilerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılması
%2’LİK BARAJI YIKIP GELİYORUZ.
Öğretmenin mesleki ve demokratik haklarını savunacağı gerçek sendikal örgütlenme hakkı;%2 üye barajı gibi yasalarla engellenmekte; öğretmen kendisini daha da yetiştirecek ve toplumda saygınlığını sürdürecek maddi olanaklardan yoksun bırakılmaktadır. Eğitimi bilimsellikten ve kamusallıktan uzaklaştıran siyasi kadrolar, eğitimi çökertirken öğretmeni de ezmektedir.Örgütlenmenin ve güçlü bir sendikal yapının önüne geçmek için iktidar yandaş sendikalarla birlikte %2’lik baraj uygulamasını yasalaştırmışlardır.
Maalesef ülkemizde sendikal yozlaşma yaşanmaktadır.Bağlı bulundukları siyasi partilere göre konumlanmış üyelerinin sorunlarından çok siyasi duruşu öne çıkan sendikalar yüzünden kamu çalışanlarının özlük,sosyal ve demokratik haklarımız gittikçe erimektedir.Siyasi iktidar ile işbirliği yapan Memur Sen ve Kamu Sen ile iktidar el ele vererek maaşlarını asgari ücrete eşitlemişlerdir.Toplu İş Sözleşmelerinde kamu emekçilerini satan yandaş konfederasyon yüzünden kamu çalışanları insani yaşama koşulları altında yaşamaya mahkum edilmiştir.Yandaş konfederasyonlar Memur Sen ve Kamu Sen sendikal tekelleşmeyi sağlamak ve üye istifalarının önüne geçmek için geçtiğimiz yıl Danıştay’ın oy birliğiyle iptal ettiği %1 sendika barajı ile ilgili yasayı %2 yaparak maalesef TBMM’den geçmesini sağladı. Memur Sen ve Kamu Sen’in talebiyle, Memur sendikalarında %2 çoğunluğu üye yapmayan sendikaların üyelerine her üç ayda bir ödenen sendika tazminatındaki farklılık İle ilgili kanun teklifi AKP VE MHP oylarıyla TBMM de kabul edildi. İlgili kanuna göre, %2 barajının altında kalan 188 sendikanın üyesi olan memurlar 750 çarpan katsayısına göre sendika tazminatı almaya devam edeceklerdir.
TÖBSEN olarak bu engeli üyelerimizle birlikte aşacağız. Nasıl Danıştay oy birliği ile %1 barajını reddettiyse , Anayasa Mahkemeside anayasaya aykırı olan %2’lik barajı reddedecektir. Tahminimize göre Anayasa mahkemesinden 5-6 ayda sonuç çıkabilir.
Bu uygulamalarla sadece uzatmaları oynayan yandaş konfederasyonlar üyelerimizin ayda 150tl’ye sendika değiştireceklerini düşünmeleri kadar eğitim çalışanlarının gerçek sorunlarından uzaktalar.Onurlu hiçbir kamu emekçisi ayda 150-200 tl farkla sendika değiştirmeyeceği gibi sendikalarınada üye olmayacaklardır.İktidarın kontrolünde olan bu sarı sendikaların üye sayısının hızla düşeceğini bu günden görmek hiçte zor değildir.
Öte yandan mevcut yasaya göre 2024 ocak ayına kadar bir değişiklik olmaması gerekirken 2023’te yasa geçerli oldu.Bu anti demokratik bir uygulama olduğu gibi uluslararası sözleşmelere,Anayasaya aykırı bir durumdur.Yasa tanımayan bu yaklaşımın temelinde dipten gelen yeni kurulan sendikaların büyümesinin önüne geçmek ve yandaş sendikaların üye sayısını korumaktır.
Örgütlenme özgürlüğünü yok sayan bu barajı üyelermizle birlikte yıkacağız.Haktan, hukuktan, adaletten uzak bu kanunun karşısında üyelerimizin dik duracağından eminiz.Burdan yandaş konfederasyona sesleniyoruz öğretmen maaşını ASGARİ ÜCRETE denk getiren konfederasyon olarak tarihe geçtiniz.Bu %2’lik baraj girişiminiz üye kaybınızın önüne geçmeyecektir.Tüm Eğitim çalışanlarının yeniyılını kutlar huzur ve sağlık diliyoruz.Yeni yılda TÖBSEN’le özlük,demokratik ve sosyal hak mücadelesini büyütelim. TÖBSEN’de örgütlenelim.
TÜM ÖĞRETMENLER BİRLİĞİ SENDİKASI
MERKEZ YÜRÜTME KURULU ADINA
GENEL BAŞKAN DENİZ EZER