Ülkemizi derinden sarsan 6 Şubat 2023 depremlerinin yaraları sarılmaya devam ediyor. Eğitim öğretim çalışmalarının başlamasına az zaman kala 6 Şubat depremini yıkımın en fazla yaşandığı 4 il 2 ilçede doğrudan yaşamış öğretmenlerimize mazeret tayin hakkı verildi. Ancak mazeret tayinlerini heyecanla bekleyen ve travmatik yaşantılarından uzaklaşma ihtiyacında olan öğretmenlerimiz, ağır şartlı tayinle karşılaştı.
Klavuzdan anlaşıldığına göre; 4 il 2 ilçeye mazeret tayini şartları içinde çocuk eş veya anne baba ile eşin anne ya da babasının vefat etmiş olmasıyla evin orta/ağır hasarlı ya da yıkılmış bulunması koşulları 3 yıl şartına bağlandı. Ağır yıkım ya da kayıp yaşayan öğretmenlerimiz için bu kadar ağır şartın üzerine 3 yıl koşulunun da eklenmesi, tayin bekleyenler arasında adeta şok etkisi yarattı.
Deprem bölgesinde toparlanma süreci içinde eğitim-öğretim faaliyetlerinin rolü yadsınamaz. Ancak bu faaliyetlerin yürütülmesinde ciddi bir planlama ve strateji ile yol alınmalı. Devletimizin tüm güçlerini seferber ettiğini biliyoruz ancak eğitimde insan gücü denildiğinde akla gelen öğretmenlerin de psikolojik olarak eğitime hazır olması gerekiyor.
Travmayı yıkımın en çok olduğu 4 il 2 ilçede yaşayan öğretmenlerimiz için deprem anında yaşamı tehdit eden bir gerçekle yüzleşme, deprem sonrasında hayatta kalma savaşı travmatize bir olgudur. Travmanın etkileri, öğretmenin kaybı olup olmaması, binasının deprem anında hasar görüp görmemesi ya da yıkılmış olup olmaması, evinin hasar derecesi gibi durumlara bağlı olarak farklılık göstermesi olağandır. Ancak kaybı olan, binası hasarlı veya yıkılmış bulunan öğretmenler için görevde 3 yıl gibi bir şartın, travma düzeyinde bir etkisi olduğu söylenemez. Dolayısıyla öncelikte klavuzda son derece ağır şartların bir de 3 yıl koşuluna bağlanması vicdani de değildir.
Asrın felaketini doğrudan yaşayan öğretmenlerimiz için deprem bölgesinde, meydana gelecek en küçük bir sarsıntı anısal bellek nedeniyle stres kaynağı yaratır. Oradaki koşullar içinde göreve yeni başlayan öğretmenlerimiz, toparlanma sürecinde psikolojik olarak güçlü biçimde, bu sürece kendini daha kolay dahil edecektir. Ancak depremzede öğretmenlerimiz için travmatik yaşantı sürekli tetiklenebilir. Bu noktadan bakıldığında öğretmenlerimizin sürecin başından beri 4 il 2 ilçe için şartsız tayin talebinde haklı ve kabul edilebilir gerekçeleri vardır.
01 Eylül 2023 tarihinde yayımlanan 4 il 2 ilçe tayin klavuzu hayal kırıklığıdır. Klavuz şartlarını taşıyan çok az öğretmen deprem bölgesinden yer değiştirebilecektir. Bundan daha da önemlisi aynı ağır şartlar içinde olan öğretmenlerden 3 yılını dolduranlar tayin talep ederken, dolduramayanlar tayin hakkından yararlanamayacaktır. Bu da eşitlik ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Öğretmenlerimiz
“4 il 2 ilçe depremzede öğretmenleri olarak umutla tayini bekledik. Kılavuzu görünce şok olduk. 3 yılı dolmayanlar veya evi az hasarlı olanlar depremi yaşamadı mı? Asrın felaketi depremi yaşamak zaten en büyük mazerettir. Kılavuzun revize edilmesini talep ediyoruz. Yoksa mağduriyetimiz devam edecektir.” Diye seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Deprem felaketini yaşamış öğretmenlerimiz, “farklı bir yerde hayata yeniden başlamak istiyoruz” diyorlar. Bu talebin öğretmen de olsa gayet insani olduğu açıktır. Depremin doğrudan mağduru öğretmenlerimizin ‘şartsız tayin’ talebine; sürecin başından beri şartlı tayin açıklamaları ile yanıt verilmiştir. Bu anlamda süreç içinde öğretmenlerimizin umutla bekleyişi bir de asrın felaketine ağır şartlı tayin süreci akıllara kazınacaktır.
Eğitim Gücü Sen olarak sürecin en başında depremzede öğretmenimize şartsız tayin konusunda resmi kanallardan taleplerimizi ilettik, hukuki kanallardan çalışmalarımızı sürdürdük ve haklı taleplerinde sonuna kadar öğretmenlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.