Sözleşmeli öğretmen istihdamında uygulanan mülakat süreci, adaletsizliklere sebep olduğu, adayların mağdur edildiği yönünde şikâyetlere zemin hazırlamakta, sosyal adalet ilkesinin ihlal edildiği algısını doğurmaktadır.
Bugüne kadar yapılan uygulama göstermektedir ki, öğretmen atamalarında mülakat, öğretmen adayının mesleki bilgi ve mesleki yeterlik düzeyini ölçmeyi öncelememekte, adayın öğretmenlik mesleğine uygunluğunu ve yetkinliğini değerlendirememekte, öğretmen yeterliliklerinin ve eğitim-öğretimin niteliğinin artırılmasına herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra, sürecin şeffaf ve denetlenebilir bir tarzda yürütülememesi, gerçekte mülakatın istenen amacı sağlamadığını, başlı başına bir sorun alanına dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Bu nedenle, mülakat yerine, daha adil, hakkaniyetli bir uygulama olan ve toplum vicdanında karşılığı bulunan KPSS puan üstünlüğüne göre kadrolu istihdam yapılmalıdır.
Terör örgütlerine mensubiyeti veya iltisakı bulunan kişilerin kamu görevlisi olması, dahası çocuklarımızın bu kişilere emanet edilmesi elbette kabul edilemez. Ancak, bu idari tedbirin amacından uzaklaştırılarak kamu vicdanını yaralayacak ve kamu yönetiminin hukuk devletine bağlılığını sorgulatacak tarzda bir ‘aday eleme aracı’na dönüştürülmesinden kaçınılması da elzemdir.
Bu bağlamda, öğretmen adaylarına bilgi edinme hakkı ve hak arama özgürlüğü çerçevesinde, gerek güvenlik soruşturması eksenindeki idari kararlara gerekse mülakat sonuç ve gerekçelerine dair yargı denetimine elverişli bir bilgilendirme yapılması gereklidir.
Eğitim-Bir-Sen olarak, ilk günden itibaren itiraz ettiğimiz sözleşmeli öğretmenlik ve mülakat uygulaması, Meclis’e sevk edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yapılacak düzenlemeyle yürürlükten kaldırılmalıdır.
Mülakat uygulamasından kaynaklanan şikâyetler gündeme alınmalı, öğretmen adaylarının itirazları bir an önce neticelendirilmeli, sosyal hukuk devletinin gereği yerine getirilmelidir.
EĞİTİM-BİR-SEN