Eğitimde “Devrim” mümkün mü?

Kılıçdaroğlu'nun açıklaması çarpıcı hem de çok çarpıcı.

Kılıçdaroğlu, "Eğitimde yapacağım en büyük devrim, Milli Eğitim Bakanlığı’nı Merkez Bankası gibi bağımsız bir yapıya dönüştürmek" dedi. Bu vaat, eğitim adına Atatürk sonrası yapılan en önemli vaat. Peki bu mümkün mü? Uygulanabilir ve sürdürülebilir olabilir mi? 

Günlerdir eğitim adına dişe dokunur somut açıklamalar bekliyorduk. Nihayet geldi. Kılıçdaroğlu’ndan sonra eminiz ki Erdoğan’dan da bu konuda ayrıntılı bir paylaşım gelecektir. 

Kılıçdaroğlu'nun açıklaması çarpıcı hem de çok çarpıcı. 

Uygulanabilirliği konusunda ise detayları görmeden, ayrıntılarını tartışmadan ne söylense erken olur. 

Neden mi? 

Kağıt üzerinde “mükemmel” görünen pek çok projenin daha sonra çöp olduğunu gördük de ondan. 

Yoğurdu artık üfleyerek yememizin tek nedeni bu... 

Ayrıntılara girmeden önce isterseniz gelin Kılıçdaroğlu'nun bu yöndeki söyleminin satır başlarına bir göz atalım: 

“- Eğitimi siyasi saiklerle yönetmeye kalkarsan o sistem çöküyor. O zaman en önemli reform Milli Eğitim Bakanlığı’nı dünyada kabul görmüş, pedagojik kurallara göre yönetmek ve siyasetin etkisinden arındırmak. 

- Siyasi partilerin, siyaset üstü milli konularda hadlerini bilmesi ve o alanlara siyaset sokmaması. Eğitimde yapacağım en büyük devrim, Milli Eğitim Bakanlığı’nı Merkez Bankası gibi bağımsız bir yapıya dönüştürerek içini asla siyasetin girmeyeceği bir kurum haline getirmektir. 

- Kapıları siyasi müdahalelere tamamen kapalı olacak. Bu yapı sayesinde eğitimi, eğitimin yıldız uzmanları ve onların oluşturduğu kurullar yönlendirecek. Bu kurullar eğitim politikalarını ortaya koyacak. MEB icracı bakanlık olacak.

-  Ekonomide şampiyonlar ligi takımı nasıl gece- gündüz ülke ekonomisi için çalışacaksa bizim şampiyonlar ligi kadrosu da eğitimde gerçekleştireceğimiz büyük sıçrama için çalışacak. 

- Kadrosu diyorum dikkat edin, kadromuz demiyorum. Çünkü bu kadro siyasi olmayacak, en iyileri toplayacağız. Bir bakan gidip yeni bir bakan gelince sistemi hallaç pamuğu gibi atamayacak. Bir hükümet gidip yeni bir hükümet geldiğinde eğitim sistemini kafasına göre delik deşik edemeyecek.

- Eğitim politikaları dokunulmaz bir liyakat esasıyla yönetilecek. Kısa, orta, uzun vadeli; makro ve mikro planlamalar doğrultusunda tüm hamleler hayata geçirilecek. Bu dokunulmazlığı kanunla güvence altına alacağız. 

- Eğitimde siyaset değil, liyakat esas alınacak. Eğitim fakültelerinin niteliğini de bu doğrultuda hızla yükselteceğiz. Öğretmenlerimizin yetkinliği kadar refahı da iyileştirilecek. Çünkü bu aynı zamanda çocuklarımızın yetkinliği ve gelecekteki refahı demek. 

- Öğretmenin özgüveni yüksek olacak ki öğrencilerini hayata hazırlayabilsin. Sonuç ne olacak. Devlet okulları hızla toparlanacak, anne babalar çocuklarını rahatlıkla bu okullara verebilecek. 

- Özel sektörde rekabet edebilecek bir eğitim niteliği çıkacak. Bu devrimin çok önemli bir kolu da mesleki eğitim. Ülkemizin bir işsizlik problemi var ama ondan öte bir sorunumuz var o da mesleksizlik. 

- "Gençlerimizin mesleki diplomaları dünyada geçerli olacak, kazandıkları yetkinlikleri ülkeden kaçmak için değil, dünyayı görmek ve ülkelerine dönüp uygulamak için kullanacaklar" 

- Gençler iş bulamıyor, işverenler de işe uygun, yetkin eleman bulamıyor. Bu kısır döngüden hızlıca çıkacağız. Hem kadim mesleklerimizi, hem günümüzün ihtiyaçlarını hem de bugün var olmayan geleceğin mesleklerini kapsayacak şekilde tüm mesleki eğitim sistemini yeniden inşa edeceğiz. 

- Almanya ve Finlandiya gibi ülkelerin onlarca yıl önce çözdüğü gibi tüm dünyadaki en iyi mesleki eğitim uygulamalarını çalıştık. Türkiye’ye uygun muhteşem bir sistem hazırladık. 

- Uluslararası standartlarda eğitim ve uluslararası geçerlilikte diploma veren yepyeni bir model çalıştık. Gençlerimizin mesleki diplomaları dünyada geçerli olacak, kazandıkları yetkinlikleri ülkeden kaçmak için değil, dünyayı görmek ve ülkelerine dönüp uygulamak için kullanacaklar. 

- Eğitim uygulamalarını zaman içinde ihraç eder hale de geleceğiz. 

- Bu konu bundan önce açıkladığımız plan ve projelerimizin kalbini oluşturuyor. Çünkü dünyayla rekabet etmemizi sağlayacak atılımları ancak güçlü ve etkin bir eğitim sistemiyle başarabiliriz. 

- Eğitim devrimi sayesinde ülkemizin her yerine büyük bir enerji yayılacak. Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılına hak ettiğimiz şekilde gireceğiz, çocuklarımıza umut dolu gelecek inşa edeceğiz…” 

Peki ama Nasıl ve Kiminle? 

Kılıçdaroğlu’nun eğitime bakış açısı hepimizinkinden farklı değil. 

Ülke olarak yediden yetmişe eğitimin önemine inanıyor, eksikleri, yanlışları görüyor ve daha iyisini hak ettiğimizi hen fırsatta dile getiriyoruz.

Hem de son 50 yıldır. 

Geldiğimiz nokta ise ortada. 

Söz konusu paylaşımda yükseköğretimden hiç söz edilmemiş, muhtemeldir ki bu konuda yeni bir açıklama yapılacak. 

Keşke uzun uzun detaylara girme, farklı ülkeleri örnek gösterme ve yeni kurullar oluşturma yerine “fabrika ayarlarına yeniden döneceğiz” deyip son noktayı koysaydı çok daha umut verici olurdu. 

Neden mi? 

Vaat ettiklerinin hemen hepsi Cumhuriyet'in ilk yıllarında zaten hayata geçirilmiş ve başarıyla uygulanmıştı. 

Talim Terbiye Kurulu ve Milli Eğitim Şuraları yol geçen hanına dönmeseydi, yeni kurullar ve “yıldız” arayışı içine girmeye hiç gerek kalınmazdı. 

Cumhurbaşkanlığı Başkanlık sisteminde de kurullar oluşturuldu, onlar karar verecek, MEB hayata geçirecek denildi ama işlemedi. 

8 yıllık kesintisiz eğitime ve 4+4+4’e geçilirken de, öğretmen okulları ve köy okulları kapatılırken de “Cumhuriyet tarihinin en büyük reformları” denildi ama hiç de öyle olmadı… 

Siyasetin eğitimi ciddiye alması ve farklı bir bakış açısı getirmesi ve en önemlisi de siyaset üstü bir yapıya kavuşturulacak olması çok önemli bir adım ama ayağı yere basan, sürdürülebilir uygulamalar hakkında daha ayrıntılı bilgi istemek de bizim hakkımız. 

Sonuç olarak, eğitimin yıldızlara değil, idealist çalışkan öğretmenlere, liyakatli bürokratlara, özerk bir Talim Terbiye Kurulu’na ve eğitimin mutfağında yetişmiş vizyoner bir bir Bakana ihtiacı var. 

Tıpkı birinci 100 yılın ilk yıllarında olduğu gibi. 

Model aramak için de uzaklara gitmeye hiç gerek yok. MEB arşivleri başarılı örneklerle dolu...

Abbas GÜÇLÜ

İlk yorum yazan siz olun

UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

Öğretmen Haberleri