Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, İbni Sina Anaokulunun açılış törenindeki konuşmasında, Türkiye'de son 20 yıl içinde eğitim alanına önemli yatırımlar yapıldığını söyledi.
Bu yatırımlar sayesinde çocukların eğitime erişiminin kolaylaştırıldığını anlatan Özer, kısa süre içinde de bu yatırımların okullaşma oranlarının yükselmesinde etkisinin görüldüğünü ifade etti.
Bakan Özer; sadece bina ve derslik yapmadıklarını, aynı zamanda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ile derslik başına düşen öğrenci sayısını azaltmak için de ciddi bir şekilde öğretmen alımlarının gerçekleştiğini belirterek "2000'li yıllarda 500 binler seviyesinde olan öğretmen sayısı, bugün 1,2 milyona ulaştı. Yani bugün eğitim sistemimizde görev yapan öğretmenlerin yaklaşık yüzde 75'i, son 19 yılda eğitim sistemine dâhil oldu. Diğer alanlardaki gibi eğitimde de bu devasa dönüşüm, güçlü bir liderlik gerektiriyordu. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde eğitimde son 20 yıl, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren eğitim tarihine damgasını vuran en kritik dönem olmuştur. Ben, Sayın Cumhurbaşkanı'mıza eğitime her zaman öncelik verdiği için, bütçelerde en büyük payı her zaman eğitime ayırdığı için hem şahsım hem de camiam adına en içten şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
"5 ay gibi kısa sürede 59 yeni anaokulunu hizmete aldık"
Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün tüm Türkiye'de bu hedefe ulaşmak için gece gündüz demeden büyük bir çabayla bir süreç yönetimi gerçekleştirdiğini kaydeden Özer, şöyle konuştu: "5 ay gibi kısa sürede 59 yeni anaokulunu ve 6 bin 950 yeni anasınıfını hizmete aldık. 214 yeni anaokulunun ihalesini tamamladık. Arsası bulunan 1095 anaokulunu yatırım bütçesine dâhil ettik. Yani 5 ay gibi kısa sürede anaokuluyla ilgili, okul öncesindeki dönemde okullaşmayla ilgili koymuş olduğumuz hedefte çok önemli bir mesafe aldık. 3 bin anaokulu yapmak için geriye kalan 1632 anaokulunda tüm illerimizde yeni arsalar buldukça yatırım bütçesine, programına dâhil etmeye çaba sarf ediyoruz. İşte bu gün 1600 yeni anaokulunun 138'ini Gaziantep'imize vermiş olduk. İstanbul'da yapacağımız bin yeni anaokulundan sonra en fazla anaokulu yapılan il olarak Gaziantep yer almaktadır. Bu yapacağımız yatırımların Gaziantep'e hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah Gaziantep, sadece kendi yerel sorunlarını çözen bir şehir değil, aynı zamanda bölgesinde iyi örneklerle diğer illere örnek olan bir şehir olacak. Burada yetişen gençlerimizin geleceğin güçlü Türkiye'sinde ülkemizi bölgesinin lideri, dünyada sözü geçen bir ülke olmasında sorumluluklarını yerine getirecek gençler olmasını diliyorum. Açılışını yapacağımız İbni Sina Anaokulunun hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Dilerim ki buralardan nice İbni Sinalar, nice Aziz Sancarlar yetişir."
"Gelen görüşleri değerlendirerek taslağa son şeklini vereceğiz"
Bakan Özer, mevcut hükûmet tarafından başlatılan eğitim seferberliğinin Resmî Gazete'de yayınlanan "Öğretmenlik Meslek Kanunu" ile taçlandığını vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü: "7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu; bu ülkede 1960'lı yıllardan itibaren eğitim camiasının, eğitim paydaşlarının en büyük özlemiydi. Yani öğretmenliğe mahsus bir kanunun olması ve burada kariyer merkezli öğrenmenin kişisel gelişimini, mesleki gelişimini sürekli yönlendiren bir sistematiğin kurgulanması, hakikaten en son 1-3 Aralık'ta yapmış olduğumuz 20. Millî Eğitim Şûrası'na kadar bütün şuralarda ayrıntılı olarak ele alındı. Allah'a şükür, 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla TBMM'ye sevk edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu; 4 Şubat'ta TBMM'de kabul edildi, 14 Şubat'ta da böyle kritik bir günde yasalaştı. Regaip Kandili'nde Mecliste kabul edildi, Sevgililer Günü'nde de yürürlüğe girdi. Bu Öğretmenlik Meslek Kanunu; hükûmetimizin, Cumhurbaşkanı'mızın öğretmenlere verdiği değerin en önemli göstergelerden biri. Artık Türkiye, öğretmenine mahsus kanunun olduğu ender ülkelerden biri oldu. Dün itibarıyla da meslek kanununun uygulanmasıyla ilgili yönetmelik taslağını kamuoyuyla paylaştık. Tüm öğretmenlerimizden, eğitim paydaşlarından görüşlerini almak için 1 aylık bir süre belirledik; 15 Mart'ta gelen görüşleri değerlendirerek taslağa son şeklini vererek inşallah, yayınlayacağız. Öğretmenlerimizin adaylık kaldırma, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlikle ilgili tüm süreçlerini de ayrıntılı bir şekilde tanımlama imkânımız olacak. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun tüm öğretmenlerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum."
Özer, yaptıkları yatırımlardan Gaziantep'in de payına düşeni aldığını söyledi.
Yaptıkları değerlendirme toplantısında Gaziantep'in eğitimde nereden nereye geldiğinin daha iyi görüldüğünü belirten Bakan Özer, "Okullaşma oranının okul öncesinden özel eğitime, mesleki eğitime kadar eğitimin tüm kademelerinde ne kadar büyük bir gelişme gösterdiğini net bir şekilde şahitlik ettim. Bugün Gaziantep'imizin kendine koyduğu hedeflere ulaşabilmesi için 2021'de belirlemiş olduğumuz ve 2022'de aktarılan yatırımlarla 2,5 milyar olan yatırımını 4 milyara çıkarmış bulunuyoruz. Buradaki en kritik yatırım, Gaziantep'imize okul öncesi dönemde okullaşma oranını artırmak için yapacağımız 138 yeni anaokulu müjdesidir. Biz eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranı artarken okul öncesi dönemiyle ilgili 2021'de yeni bir hedef koyduk. Hedefimiz; 3 yaşta yüzde 14 olan okullaşma oranını yüzde 50'ye, 4 yaştaki yüzde 35 olan okullaşma oranını yüzde 70'e, 5 yaştaki yüzde 78 olan okullaşma oranını da yüzde 100'e çıkarmaktır. Bunun için 3 bin yeni anaokulu, 40 bin de yeni ana sınıfı yapmayı planladık, 2022 bütçesinde buna yönelik düzenlemeyi yaptık." ifadelerini kullandı.
Güneydoğu İlleri Mesleki Eğitim Değerlendirme Toplantısı
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Gaziantep programı kapsamında düzenlenen "Güneydoğu İlleri Mesleki Eğitim Değerlendirme Toplantısı"na katıldı.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in başkanlığında Şahinbey Kongre Salonu'nda yapılan Güneydoğu İlleri Mesleki Eğitim Değerlendirme Toplantısı'na bölgedeki 9 ilin millî eğitim müdürü, ilçe millî eğitim müdürleri, mesleki eğitim merkezi müdürleri, Sanayi ve Ticaret Odası başkan ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 600 kişi katıldı.
Özer, burada yaptığı konuşmada 28 Şubat 1999 yılında meslek liselerinin ve imam hatiplerin yükseköğretime erişimini kısıtlayan katsayı uygulamasının, 10 yıl boyunca sürdürüldüğünü hatırlattı.
Söz konusu uygulama nedeniyle mesleki eğitime akademik olarak başarılı öğrencilerin gitmemeye başladığını ifade eden Özer, "Bu süreçten sonra iş gücü piyasasından, farklı kesimlerden hep 'Aradığım elamanı bulamıyorum, ne olacak mesleki eğitimin hâli?' sözlerini duyar olduk. O zaman vicdani olarak şunu teslim etmemiz lazım: Mesleki eğitimin şikâyetlerin edilir hâle gelmesinde ana müsebbip, eğitimin kendi akışında giderken yapılan katsayı uygulamasının bu ülkeye ödetmiş olduğu maliyettir. Bunun altını bir kere çizmemiz gerekiyor. O gün katsayı uygulaması yapıldığı zaman sesini çıkarmayanların, bugün mesleki eğitimin problemleriyle ilgili söz söyleyebilme hakkı yoktur. O gün bu haksızlar yapılırken sadece imam hatiplerle ilgili, belli bir dini grupla ilgili alanı daraltıp mesleki eğitimdeki maliyeti hesaba katmayanların, bugün mesleki eğitimle ilgili söz söyleme hakkı yoktur." dedi.
Özer, Türkiye'de beşeri sermayenin niteliğinin arttırılması noktasında son 19 yılın altın dönem olduğunu belirterek okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademesinde okullaşma oranlarının arttığı en kritik dönemlerden biri olduğunu söyledi.
Bu dönemde eğitime erişim rakamlarının artmasının yanında, geçmişten gelen sorunların da çözüldüğüne işaret eden Özer, mesleki eğitim kadar iş gücü piyasasının dinamiklerine bağlı hiçbir eğitim türünün bulunmadığını aktardı.
Eğitim müfredatı sektör temsilcileriyle güncellendi
Mahmut Özer, iş gücü piyasasının talep etmiş olduğu becerilerinin mesleki eğitim müfredatına dâhil edilmesi ve öğrencilerin o donanımla mezun edilmesi gerektiğini vurgulayarak eğitim verdikleri tüm alanlarda mesleki eğitim müfredatını sektör temsilcileriyle güncellediklerini anlattı.
Bu sayede okullarla sektörün eşleşmesini sağladıklarını aktaran Özer, "Son 10 yıl içinde ilk defa mesleki eğitim verilen alanların tamamında sektörün güçlü temsilcileriyle kapsamlı iş birliklerini sağladık. Bu, bize neyi getirdi? Bir sene gibi kısa sürede mesleki eğitimin kalitesinin artmasını getirdi. İşverenleri eğitimle ilgili tüm müktesebatının okullara taşınmasını getirdi. Mesleki eğitime güveni getirdi. Akademik olarak başarılı öğrencilerin mesleki eğitimi tercih etmesini, yani katsayı uygulamasının yoksun bıraktığı insan kaynağının tekrar mesleki eğitime dönmesini sağladı. Bu iş birliklerinden sonra Ankara'da, İstanbul'da, Türkiye'nin farklı noktalarında yüzde 1'lik başarı dilimlerinden öğrenciler, mesleki eğitimi tercih etmeye başladılar." diye konuştu.
Bakan Özer, 3574 mesleki teknik Anadolu lisesinin üretim kapasitesini arttırmak için yaptıkları çalışmalardan bahsederek bu sayede üreterek öğrenme kültürünü yaygınlaştırmaya çalıştıklarını dile getirdi.
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'na göre öğretmen ve öğrencilerin üretimden pay aldıklarını hatırlatan Özer, öğrencilerin asgari ücrete kadar öğretmenlerin ise 2 asgari ücrete kadar bu paydan yararlanabildiğini ifade etti.
Kovid-19 sürecinde mesleki liselerin çalışmaları
Özer, dünya genelinde etkili olan salgın sürecinde meslek liselerinin üretime devam ettiğini belirterek şunları kaydetti: "Herkes canının derdinde ve evden çıkamazken mesleki eğitimin öğretmenleri ve öğrencileri, canlarını hiçe sayarak okullarında vatandaşların ihtiyaç duyduğu ürünleri üretmek için seferber oldular. Ben inanıyorum ki eğer mesleki eğitimdeki bu üretimin kapasitesi olmasaydı Kovid-19 salgınıyla mücadelede çok zorlanırdık. O ilk günlerin şokunun atlatılmasında çok önemli katkıda bulunuldu. Bırakın yerel basını; ulusal, uluslararası basında tanıtımları ve haberleri yapıldı. Bu, nereden nereye gelindiğini gösteren çok önemli bir parametre... Kovid-19 süresinde algıda iki değişiklik yaşandı: Toplumun mesleki eğitime saygısı arttı. Daha önceden nispeten umursanmayan, belli sosyal statüdeki öğrencilerin kümelendiği okul gibi bakılan meslek liselerinin, ihtiyaç duydukları ürünleri üretip yanında olduğunu gördü. Aynı zamanda öğrenci ve öğretmenlerin de öz güven tazelenmesi gerçekleşti. 'Ben üretebiliyorum, olağanüstü bir durumda ben memleketimin ihtiyacı olan her türlü ürünü üretebilecek kapasitedeyim.' diyebilmelerini sağladı. Yani bir kara gün dostu olduğunu gösterdi. Nasıl millî mücadele günlerinde her türlü imkânlarla silahını, mermisini üreterek, ihtiyaç duyulan her türlü malzemeyi üreterek bu ülkenin müreffeh bir toplum olması için fedakârlık yaptıysa aynı reflekslerine geri döndü ve toplumun ihtiyaç duyduğu türlü ürünü üretebileceğini tüm topluma gösterdi. O günlerde fedakârlık yapan, bu üretim kapasitesini artıran, toplumunun yanında olan tüm mesleki öğretim öğretmenlerine ve öğrencilerine teşekkür ediyorum."
"52 AR-GE merkezi kurduk"
Eskiden mesleki eğitimde yılda 2,9 civarında fikri mülkiyet tescili gerçekleştiğini anımsatan Özer, şöyle devam etti: "2021 yılında 250'ye yakın patent, faydalı model, marka ve tasarım tescili gerçekleştirildi. 2,9'lardan 200'lere, 250'ye çıktı. O zaman dedik ki bir adım ileriye gidelim ve AR-GE merkezi kuralım mesleki eğitimde. Tek amacı olsun AR-GE merkezlerimizin: okullarımızın eğitim vermiş olduğu alanlardaki ürün üretiminde inovatif yaklaşımlara sürekli odaklansın; öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz sürekli orada projeler geliştirsin, sanayinin sorunlarına çözümler üretsinler ve ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunsunlar. 52 AR-GE merkezi kurduk. Cumhurbaşkanı'mızın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde o zaman 50 AR-GE merkezimizin açılışını gerçekleştirdik. Meslek liseleri; bir zamanlar başarılı öğrencilerin gitmek istemediği okul türünden üretim kapasitesi artan, patent, faydalı model, marka, tasarım, tescil üreten ve tarihinde ilk defa yurt dışına ihracat yapan bir okul türüne dönüşüyor. Her geçen gün mesleki teknik liselerimiz kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılıyor, atölyelerini kendisi yapıyor. Hatay İskenderun'da gördük, kendi 5 eksenli CNC tezgâhlarını üretiyorlar artık mesleki eğitim. Mesleki eğitim liseleri artık tüm atölye tefrişatını kendi okullarında üretip okullarına gönderiyor."
Mesleki eğitimde gelinen noktanın çok önemli olduğunu vurgulayan Özer, gidilecek uzun bir yolun varlığının da bilincinde olduklarını aktardı.
Sanayicilere mesleki eğitim merkezleriyle ilgili bilgiler veren Özer, bu merkezlerin geleneksel ahilik kültüründen gelerek çıraklık, kalfalık, ustalık serüveninin tecessüm ettiği bir okul olduğunu vurguladı.
Mesleki eğitim merkezlerinde eğitim görenlere lise diploması verebilmek için 6 ay mücadele verdiklerini kaydeden Özer, yaş sınırlamasının bulunmadığı bu merkezlerde eğitim görenlere lise diplomasının verilmesi hakkını öğrencilere teslim ettiklerini, böylece bu merkezlerdeki öğrenci sayısının yüzde 63 artığını sözlerine ekledi.
Toplantısı sonrası Bakan Özer ve beraberindekiler, Şahinbey Kongre Merkezi'ndeki atölyeler ve Kitap Fuarı'nı ziyaret etti.
BAKAN ÖZER, İBNİ SİNA ANAOKULUNUN AÇILIŞ TÖRENİNE KATILDI
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Gaziantep'teki temasları kapsamında Şahinbey ilçesinde yapımı tamamlanan İbni Sina Anaokulunun açılış törenine katıldı.